SEVİN ALEVİLER HER ZAMAN BARIŞ ELİNİ UZATIR

SEVİN ‘’ALEVİLER HER ZAMAN BARIŞ ELİNİ UZATIR.’’

Mersin Cemevi, Mersin Felsefeciler Derneği ve Mersin Barosu’nun ortaklaşa düzenlediği “Hoşgörü ve hoşgörü’nün sınırları ne olmalıdır ?” konulu panel Mersin Cemevi’nde gerçekleşti.

Panelin moderatörlüğünü Mersin Felsefeciler Derneği Başkanı Mehmet Salih Öztemel yaparken, konuşmacı olarak, Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir, Prof.Dr. Yaşar Erjem, Mersin Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin yer aldı.

Açılış konuşması yapan Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz,’’ Biz Aleviler, geçmişten günümüze kadar ulularımızdan aldığımız mesajları her daim dile getiririz. Yunus Emre’nin ’Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın Namaz değildir.’ Sözü hoşgörü açısından önemlidir.Alevilerin yoğunlukta yaşadığı köylerde Cami yapılması,Din Kültürü ve Ahlak Dersinde tek yönlü eğitim vermesi, hoşgörüden çok uzak olduğumuzun göstergesidir. Bir Kiliseye Çan takmak ,bu ülkede iktidarı değiştirmekten daha zordur. Ermenilerin, Süryanilerin, Ezidilerin, Romanların, Alevilerin, Kürtlerin tarihsel süreç içerisinde hoşgörüden uzak iktidarlar tarafından baskıya ve katliama uğradığını dile getirerek, “Bir birimize karşı hoşgörülü olmanın temeli, tanımaktan geçer. Tanırsak, farklılığı kabul edersek barış o vakit egemen olur. Tüm katılımcılara katılımlarından dolayı teşekkür ederiz” diye belirtti.

“HOŞGÖRÜ SİYASAL BİR BAKIŞ AÇISINA SAHİP BİR KAVRAMDIR”

Panelde ilk olarak konuşan, Mersin Felsefeciler Derneği Mehmet Salih Öztemel, demokrasinin temelini hoşgörü oluşturduğunu belirterek, batı felsefesinde hoşgörü kavramının üzerine durdu. Öztemel, ne zaman hoşgörünün sınırları aşılmış olur? sorusunun önemli olduğunu söyleyerek, “Makulluk anlayışı içerisinde olmalıdır. Temel hak ve özgürlüklerinin temel alındığı bir hoşgörü anlayışına ihtiyaç var. Eşitlik, özgürlüğü temel alan bir gücün kullanılması önemlidir. Aksi takdirde güç baskıcı bir alana dönüşür. Hoşgörü siyasal bir bakış açısına sahip bir kavramdır” diye konuştu.

SEVİN ‘’ALEVİLER HER ZAMAN BARIŞ ELİNİ UZATIR.’’

Mersin Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin, Devletin en önemli görevlerinden biri bireyler ve toplumlar yani farklılıklar arasında barışı sağlamaktır.Çünkü devletin dini olmaz. Devletin dini adalettir. Devletin tek bir dine, mezhebe veya inanca hizmet etmesi, sahiplenmesi başka din mezhep ve inançları görmezlikten gelmesi, dışlaması barışı sağlamaz.’’diye konuştu.

Sevin,’’Anadolu Aleviliği insan merkezli bir inançtır. Cenabı hakkın kudret eliyle var ettiği en yüce varlığın ve yazdığı en kutsal kitabın insan olduğuna inanmıştır.

Biz Aleviler insanı Tanrı katına çıkarmayız Tanrıyı insan katına indirerek bir kâmil gönlünde mihman ederiz. Cenabı hakkı gönlünde mihman etmeyen bir insan hiçbir yerde Hakkı bulamaz.’ Katliamlar zulümler üzerine bina kurmamışız. Onların tarihin tozlu raflarında bıraktık. Tertemiz beyaz bir sayfa açmışız. Bizi yok sayan katleden yakan sisteme ve o sisteme göz yumanlara hep barış elimizi uzatmışız.

Dünyada sizi bu denli haksızlıklara adaletsizliklere uğratan ve yok sayan sistem veya anlayışlarla kin nefret ve intikam gütmeden barış ve dostluk içinde yaşamak istemişiz. Ve dünyada bu zihniyeti taşıyan başka bir inanç da yoktur.

Hepimiz bu ülkede birlikte yaşamaktayız. Gidecek başka bir ülkemiz, sığınacak bir devletimiz yok. Birbirimizi ve ülkemizi sevmek zorundayız.’’ Diye konuşmasını sonlandırdı.

“AKIL VE GÖNÜL DİLİ YERİNE NEFRET SÖYLEMİ KULLANILIYOR”

Prof.Dr. Yaşar Erjem, “Hoşgörülü toplumun koşulları nelerdir?” başlıklı sunum yaptı. Erjem, hoşgörünün karşıtının horgörü sözlük olduğunu dile getirerek, “Dinler her zaman hoşgörüyü yükseltmişlerdir. Dinlerin siyasallaşması ve güç için dinin kullanılması hoşgörüsüzlüğü ve çatışmayı beraberinde getiriyor. Günümüzde mezhep çatışması hatta aynı tarikat içerisinde çatışmasının olması inançların siyasal çıkarının olmasındadır.

İnsan yapısında iki yapı söz konusunu olup iyi ve kötü iç içedir. Bilinçli insanlar olumsuzlukları azaltarak olumluları artırmaya çalışır. Yaşadığımız toplumlarda şiddet olayları çok yoğun yaşanıyor. Biz hoşgörü toplumu oluşturamıyoruz. Bunun temelinde ne varın cevabı, toplumlar arasında artan eşitsizliktir. Kadına, göçmene, cinsel tercihleri olanlara, Alevilere, Kürtlere, solculara, haklarını arayanlara yönelik bir anlayışsızlık, değer vermeme durumları yaşanıyor. Toplumsal farklılaşması geçmiş dönemlerde daha düşüktü, ancak günümüzde bu farklılaşma oldukça yüksek. Siyaset mekanizması toplumu kutuplaştırmaya çalışıyor. Akıl ve gönül dili yerine nefret söylemi kullanılıyor. Daha çağdaş, daha demokratik, daha özgürlükçü düzenlemelerle sorunları çözebiliriz. Bunu başaramazsak şiddetin toplumsal cinnete dönüşme ihtimali yüksek” ifadelerine yer verdi.

“ADALETİN OLMADIĞI TOPLUMLARDA HOŞGÖRÜ SAĞLANMAZ”

Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir, adalet ve hoşgörünün yan yanan olan iki kavram olduğunu söyleyerek, adaletin toplum ve devlet için önemine vurgu yaptı. Adaletin olmadığı toplumlarda hoşgörünün sağlanması düşünülemeyeceğinin altını çizen Özdemir, Kanunların kaynağını gelenek ve görenekler olduğunu toplumsal yaşanmışlığın ön planda olduğunu aktardı.

Panel soru-cevap ile sona erdi