Değerli Canlar:
Nevruz güzel günün adıdır.
O gönüllerin ölümsüz gelinidir.
Dalları ülkeler boyu uzayan Ulu bir ağaçtır.
Gül yüzlü günün oğulları;
Yaşadıkları toprakların bağrında,
Özgürlük uğrunda,
Dağlarda ateşler yakarak,
Tufanları yenerek,
İnanç ve ibadetlerinde,
Gelenek ve göreneklerinde,
Nevruzu hep var kılmışlardır.
Bugün toplanıp coşkuyla kutladığımız bu bayram, Ortadoğu’da binlerce yıldan beri hüküm süren çeşitli uygarlıkların kültür ve geleneklerinden süzülerek gelmiştir
Binlerce yıldan beri anlatılan halk söylenceleri, yaşanılarak ve yazılarak,
Çin sınırından Fırat boylarına kadar,
Her halk kendi inanç ve kültür değerlerini katarak besleyip,
Anadolu’ya, buradan da Balkanlar’da ki Alevi Bektaşi Dergahlarına kadar geniş bir coğrafyada Nevruz kutlanmaktadır.
En kahırlı dönemlerde,
Ölüm tarlasının ortasında,
Ellerinde tırpan,
Ve sevdalı bir yürek gibi çarpan,
İsimleri gönül defterimize kazılan,
Yüce Pir’lerimiz bu bayramı bize unutturmamışlar.
Muhabbet şehrinin nurdan yapısı
Oniki İmamdır cennet kapısı
Hakka secde eder kulun hepsi
Dilekler kabuldür Sultan-ı Nevruz ( Şükrü Baba)
Mersin Cemevi’nin önünde kutlanan Nevruz etkinliğinin aynısı, Makedonya’da Tatova kasabasında ki 500 yıllık Harabati Dergahında da kutlanıyor.
Postnişin Baba Mondi’nin, Gülbengi ve dualarıyla semahlar dönülüyor Nevruz ateşi yakılıyor.
Nevruz’da neden bu heyecan, bu coşku ?
Alevi Pir’leri derki, dünyanın yaratılış günüdür,
Yeni bir gündür, her günden üstündür.
Baharın başlangıcıdır,
Ağaçlar dal verir, çimenler boy verir.
Tabiat yeşile boyanır,
Bütün renkler birbirine selam durur.
Ekinler yeşerir, bereketin sembolü,
Eskinin gidişi, yeninin gelişidir.
Pınarlar, akarsular daha coşkulu bir melodiyle çağıldar.
Kuzular bir başka meleşir Nevruz’da.
Munzur Gözelerine taşı atıp yemin edenler,
Koçgiri Hüseyin Abdal Dergahında,
Ekmeği öpüp başına koyanlar,
Varto’da, Çelkani,
40 gözelere gidip kurban adayanlar,
Afyon Sandıklı’da,
Ağaca balta vurmadan dua eden tahtacılar,
Balıkesir, Aydın, Isparta, Bergama’da,
Çalışıp üretilen ortak emek bağı,
Kan bağından önde gelir diyen Aleviler,
Bugün dua ederler.
Kötülük gitsin, iyilik gelsin.
Karanlık gitsin, aydınlık gelsin.
Soğuk gitsin, sıcaklar gelsin.
Düşmanlık gitsin, dostluk gelsin.
Bu gün her şeyin kaynağı olan, Güneş’in Balık burcundan Koç burcuna girdiği gündür.
Gece ile gündüzün sürelerinin eşit olduğu gündür.
Bu gün Şah-ı Merdan Ali’nin Kabe’nin içinde doğduğu gündür.
Şii ve Alevi Kızılbaş topluluklar bu günü büyük bayram kabul ederler.
Zamanın renklerinden elbiseleri,
Kerpiçten evleri,
Güneşe dönüktü yönü ve yüzleri,
Hiçbir toplumsal sarsıntı, Alevi Seyid’inin, Pir’inin, inanç disiplinini ve yönünü değiştirememiştir.
Aliyyül-Mürteza Hay der
Cihanı garkı nûr eyler
Bütün kurt kuş bunu söyler
Bugün Nevruz’u Sultan’dır.
Türkiye’mizde saat 12.00’de cisim ve gölgenin boyutlarının eşit değerde olduğu gündür.
Bugün saat 12.00’de Ekvator çizgisi üzerinde gölge boyutu sıfırdır.
Kuzey yarımkürede ilkbahar, güney yarımkürede sonbaharın başlangıç günüdür.
Değerli Canlar:
28 Eylül- 2 Ekim 2009 tarihleri arasında Abu Dabi’de toplanan hükümetler arası Birleşmiş Milletler Manevi Kkültür Mirası Koruma Kurulu; Nevruz’u Dünya Manevi Kültür Mirası listesine dahil etmiştir.
2010 yılından beri Birleşmiş Milletler genel Kurulu 3000 yıldan beri Pers kökenli bu şenliği Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir.
Tarihin kanlı kanlı kervanına katarlanıp yol alan,
Suyla güreşip rüzgarla yarışan,
Başlarında dağlanmış taç,
Ayaklarında kızgın saç,
Kan revan içinde yürüyenlerin bayramı Nevruz.
Selçuklu devrinin tanınmış büyük bir Alim ve Şâiri Ömer Hayyam (1040-1122 ) Nevruz’name adlı eserinde 21 Mart Nevruz bayramının bir Kürt bayramı olduğunu zamanımızdan bin yıl öncesinden seslenerek bildiriyor.
Hayyam Horasanlı olup, daha 30 yaşlarında iken Selçuklu Hükümdarı Melikşah tarafından İran takviminin ıslah heyetinde görevlendiriliyor.
Nevruz’name adlı eseri 77 sayfa olup Farsça yazılmıştır.
Bin yıl önceden kaleme alınan bu değerli eserin 19 sayfası sadece Nevruz olayı ile ilgili anlatıma ayrılmış.
Çağdaş Kürt destan yazarları başta Ömer Hayyam’ın bu eseri olmak üzere çeşitli kaynakları göstererek Nevruz’u şöyle anlatırlar.
Medlerin Ülkesinde;
Baba katili despot Dehak (bir rivayete göre kardeş katili)
Ülkeyi halkların zindanı haline getirir.
Her haklı çığlığı susturur.
Mazluma kan kusturur.
Bu zalim Hükümdar bir derde peyda olur ve omuz başlarında birer yılan çıkar.
Bütün hekimlere başvurur. Fakat bir çare bulamazlar. Kendisini tedavi eden bir büyücünün tavsiyesi şöyle olur.
Bu omuzunda çıkan yılanlara birer genç insan beyni yedirirsen kendisinin yaşayabileceği tavsiye edilir.
Genç insanları öldürtüp, beyinleri yılanlara yedirten bu zalim hükümdar sıra demirci Kava’nın bu yolla öldürülen 11 oğlunun sonuncusu da istenince, Kava arkadaşı Ferudun’la birlikte halkı da arkasına alarak zalim Dehak’ın sarayını basıp onu öldürür.
İşte o günden beri Kürtler bu bayramı bir kurtuluş ve özgürlük bayramı olarak kutlarlar.
Değerli Canlar:
Anadolu Alevi Pirleri
Zalim Dehak’a karşı Kava’nın mücadelesini ,
Emeviler de Halife Mervan’a karşı Eba Müslümü Horasan’ın mücadelesine benzetirler.
Abasiler döneminde halifelerin sarayına Nevruz kutlamalarını Eba Müslüm koymuştur.
Bu durum oradan Osmanlı saraylarındaki törenlerle 1826 İkinci Mahmud’un Bektaşi Dergahlarını yıkıp yakmasına kadar devam etmiştir.
Her büyük sancıdan sonra,
Yeniden direnişi, dirilişi, varoluşu,
Doğayla dostluğu, dayanışmayı, aşkı, arkadaşlığı,
Ölümsüz özgürlüğü anlatan gündür.
Dostum, solmuş güller için ağlama, yas tutma
Akan kan, geçen ömür için feryad etme
Desen demesen, bahar yine gelir, gün doğar yine
Ülkemiz yaşam doludur, üretkendir, sen kederlenme ( K. B )
Değerli Canlar:
Alevilerin inançlarından dolayı yaşadıkları sorunları;
Kökleri Osmanlı’ya kadar giden Cumhuriyet tarihinin en önemli sorunudur.
Bir yanı ile çok gerilere giden tarihsel özelikler taşırken, öbür yanı ile her gün karşılaştığı çok güncel sorunları vardır.
Her dönemin iktidarları bu topraklarda yaşayan 20 milyonu aşkın Alevilerin bu sorunlarına hiçbir dönem samimi yaklaşmadılar.
Bir bahar daha geldi;
Ülkemizde mevcut iktidar, Alevilerin istemlerine, inanç konusundaki beklentilerine cevap vermedi.
Bir ilerleme kaydedilemedi.
Sözde Alevi Çalıştaylarının hepsi boş çıktı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinin kararları uygulanmadı.
16 Mart 2015 tarihinde Yargıtay kararı çıktı.
Bundan sonra bu kararların takipçisi olacağız.
Alevi köylerine Cami yapımları durmadı.
Okullarda asimilasyoncu eğitim politikası devam ediyor.
Ve Alevi çocukları Sunnileştiriliyor……!!!!!!!!!
İş hayatında, terfi, tayin ve atamalarda Alevilere nefes aldırtılmıyor.
Bunu en gerçekçi, öğretmen atamalarında görüyoruz. Eğitim camiası allak bullak.
Başbakan ve Bakanların,
Göstermelik Cemevleri ve Alevi Dergah ziyaretleri bir sorunu çözmüyor.
Cemevlerin yasal statüsü askıda! Hiç bir maddi yardım yapılmıyor.
Ak Parti Hükümeti 20 milyon Alevinin inanç yeri olan Cemevlerinin yasal statüsünün kabulü için yasaları getirmiyor.
Çünkü Diyanet İşleri Başkanı Cemevi diye bir ibadet yerini kabul etmiyor ve tanımıyor.
Değerli Canlar:
Aleviler artık göstermelik iftar sofralarına,
Seçim yaklaşınca göstermelik çalıştay ve toplantılara,
Laf olsun diye Alevi Dedelerine maaş sözleri,
Adı Dedeler Okulu, aslında İmam yetiştirmek için temel atmalar,
Alevilerin hiçbirine inandırıcı gelmiyor.
TÜRKİYE, bu topraklar üzerinde yaşayan bütün halkların, ortak vatanıdır.
Ama Ne yazık ki kendi vatanımızda inancımızdan ötürü üvey evlat muamelesi görüyoruz.
Son 50 yılda göçmen işçi olarak gittiğimiz Avrupa’da;
Avrupa’da ki Alevilerin örgütlülüğünün 30. yılında Alevilerin bütün talepleri kabul edilmiştir.
Kiliselerin, yararlandığı tüm haklardan, Alevi Kültür Merkezlerimizde yararlanıyor.
Üniversitelerde Alevi Kürsüleri açılıyor.
En son 2015 Şubat ayında Hamburg Üniversitesine bağlı,
Dünya Dinler Akademisi’nde Alevilik Kürsüsü kuruldu ve başına Prof. Handan Aksünger isimli Alevi bir kızımız getirildi.
Çünkü Aleviler gelenek ve görenekleri ile
Düşünsel inanç ve kültürleri ile zaten Avrupalıdır.
Ama kendi öz topraklarında yabancıdır.
Kutsal Nevruz bayramımızda;
Sayın Cumhurbaşkanımıza
Sayın Başbakanımıza
Bugün iktidarda olan bütün yetkililere sesleniyoruz.
Bu topraklarda yaşayan, tüm halkların haklı istem ve taleplerine, gözlerinizi kapatıp kulaklarınızı tıkamayın.
Miting ve meydanlarda, kapalı salon toplantılarında, Alevilere kahır sözleri yükleyip, yuhalatmayın.
Okullarda; Alevi çocuklarına, namazların farz ve sünnetlerini sorarak imtihan etmeyin.
Ölen Alevilerin de salası verilirmi? diyen Cami İmamlarını görevlendirip ödüllendirmeyin!
Aleviyle evlenirse 140 kırbaç, çocuk yaparsa ölür diyen Amasya Gümüşhacı ilçesindeki ortaokul din dersi hocası Abdulsamet Aslan’ gibilerini görevde tutmayın.
Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı;
Sebil yayınlarının çıkardığı, Alevilere en ağır hakaretleri içeren kitapları derhal toplatın yayınlardan kaldırın.
İnançta yalan ve iftiranın vebali ağırdır.
Unutulamamalıdır ki kardeş kavgasının olduğu yerde kazanan yoktur.
Bu topraklar üzerinde barış güvercinleri uçsun,
Halklar ve inançlar arasında dostluk ve kardeşlik boy versin.
Komşu ülkelerle savaş ve kavgadan uzak, barış hepimizin şiarı olsun.
Nevruzun birliğe, beraberliğe, dostluğa vesile olması dileği ile, cümle halklara mübarek olsun.
MERSİN CEMEVİ
HASAN KILAVUZ
02.03.2018