23 TEMMUZ 2016 ANKARA’DA ALEVİ BİLEŞENLERİNİN YAPTIĞI TOPLANTININ SONUÇ BİLDİRGESİDİR.
DARBE DÜZENİNİ ARATMAYAN HAK’IN, HUKUK’UN, ADALET’İN OLMADIĞI BİR OHAL İSTEMİYORUZ
Her zaman diyoruz ve tekrar ediyoruz. Darbelerle mücadele bir demokrasi mücadelesidir. Darbeler halka karşı işlenmiş suçlardır.
Darbe girişimi aklı başında her insan, demokratik kitle örgütleri, tüm emek, demokrasi ve barış güçleri gibi tarafımızdan da nefretle kınanmıştır. Kınanmaya da devam etmekteyiz.
Darbe girişiminin tüm faillerinin, iç – dış ne varsa tüm ilişkilerinin açığa çıkarılması ve halka saldıran darbecilerin yargılanması ve hukuk sınırları içinde cezalandırılması gerekmektedir.
İktidarın; anti demokratik uygulamalara, darbelere ve devlet içinde yuvalanmış “Paralel” çeteyle mücadele edilmesi için devreye soktuğu OHAL’in Meclis’in devre dışı bırakıldığı, yasama yetkisinin Bakanlar Kuruluna devredildiği ve ülkenin Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetilmesi anlamına gelmemesi gerekmektedir.
Üstelik bunun bir politik güç ya da odak tarafından açıkça ifade edilmesi hayati önemde değil midir?
Yakın tarihimize baktığımızda ezilenlerin, mazlumların, emekçilerin, hak arayanların, demokratik kitle örgütlerinin, demokrasi güçlerinin ve barış isteyenlerin OHAL uygulamalarına dair anlatabileceği ve hatırlayacağı iyi anıları yoktur. Çünkü tanık olduğumuz tarih ve geçmiş bize öğretti ki OHAL uygulamaları “demokrasinin askıya alınmasıdır.” Çünkü her OHAL dönemlerinde baskı artmış; hürriyetler askıya alınmıştır. Bu bilinmekte ve kanıtlanmıştır.
Bu da insan haklarının, halkların ve emekçilerin; demokratik haklarının, özgürlük ve barış taleplerinin susturulması anlamını da taşımaktadır.
OHAL’in hukuktaki yeri ve aldığı dayanağı gereğince kamu güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle;
—Sokağa çıkma yasaklarının uygulanması,
—Toplantı gösteri ve yürüyüşlerin men edilmesi,
—Basın, ifade özgürlükleri ve propaganda faaliyetlerinin sınırlandırılması,
—Kişi hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması,
—Sendikal hak ve özgürlüklerin tasfiyesi mümkündür…//
Bu OHAL uygulamasının toplumun tüm kesimlerine yönelik bir cadı avının başlangıcı olacağına dair işaretler şimdiden alınmaya başlamıştır. OHAL ilanının üzerinden 24 saat geçmeden, grevdeki Avcılar Belediyesi işçilerinin direniş çadırının hemen kaldırılması sürecin nasıl ilerletileceğinin apaçık “ilk” kanıtıdır.
OHAL’de ilk kararname: Gözaltı süresi uzatıldı
Olağanüstü Hal uygulamasının yürürlüğe girmesinin ardından ilk kararname yayınlandı. 35 sağlık kurum ve kuruluşu, bin 43 özel öğretim kurum ve kuruluşuyla özel öğrenci yurdu ve pansiyonu, bin 229 vakıf ve dernek, 19 sendika, federasyon ve konfederasyonla 15 vakıf yükseköğretim kurumu kapatıldı. Gözaltı süresi de bir aya kadar uzatıldı. Görevden alınan memurlar bir daha kamuda istihdam edilmeyecek.
Büro Emekçileri Sendikası Genel Başkanı, darbe girişimi sonrasında Sosyal Güvenlik Kurumunda çalışan kamu emekçilerinin üstleri ve çantalarının işyerlerine girerken arandığını, mesai saatleri içerisinde de mehter marşı ve Erdoğan’ın seçim şarkısı Dombra’nın kamu emekçilerine dinlettirildiği bilgisini vermiştir. Evrensel’in haberine göre, Diyarbakır SGK’ de 9 üye de başka illere ‘görevlendirme’ adı altında sürgün edilmiş!
Rus medyasında yayınlanan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’i, yere serili Türk bayrağının üzerinde resmeden karikatürü bir sosyal iletişim sayfasında paylaştığı iddiasıyla “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “devletin egemenlik alametlerini aşağılama” suçlamalarından hazırlanan iki ayrı dosyadan Mahkeme, Sanatçı “Ali Sesal’ın” tutuklanmasına karar vermiştir.
Baktığımızda İktidar operasyonlarının hedefi, darbeciler ve darbeden ders çıkarmak yerine aslında ‘KENDİNDEN OLMAYAN HERKESE’ özellikle Emekçilere, Aydınlara, Sanatçılara, Sosyalistlere, Kürtlere ve Alevilere baskılarını artırarak keyfi uygulamalar yapmaya devam ederek bu darbeyi, saldırıyı ideolojik ve siyasi bir kazanıma dönüştürme peşinde gözüküyor…
Halkın darbeye tepkisine karşın Devlet: İktidardaki parti AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilinen ideolojisin resmileştirilmiş rejimine dönüşmemesi gerekmektedir.
Hükümetin ve Cumhurbaşkanlığı kurumunun başarısız darbe girişimini dayanak alarak gerici, baskıcı, faşizan bir rejim inşasına müsaade edilemez.
Görünen köy kılavuz istemez…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hocalarla, müezzinlerle, imamlarla yaptığı çağrıyla sokağa dökülenlere demokrasi aşığı vatandaşlar olarak tanımlamasından güç alan polis eşliğinde 20 yaşındaki gariban askerlerin başını kesen, linç eden, üstlerine işeyen, kemerlerle döven IŞİD vs. vs benzeri kılık kıyafetli AKP milisleri pervasızca fütursuzca saldırılarının şiddetini artıracaklar gibi görünüyor.
Saldırılar, suikastlar, cinayetler artacak ve üstelik bunları destekleyen kanunlar çıkartılarak hukuku hiçe sayarak baskıcı politikalara devam edilecek gibi de gözüküyor.
Zaten OHAL ilan edilmeden önce de gazete basma, toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkının engellenmesi, haber sitelerinin sansürlenmesi gibi hak ihlallerini yaşıyorduk ama şimdi sansürlerle, yasaklarla şiddeti destekleyen ve cinayetleri koruyan yasalarında çıkarılacağı kuşkusu bile giderilememiş ve daha çok artmıştır.
Üstelik şu ana kadar Yaşananlar ise siyasi iktidarın, darbelere karşı halk duyarlılığını kendi amaçları için istismar etmeyeceğine dair güvence vermemektedir.
Gazi Mahallesi, Okmeydanı, Malatya Paşa köşkü Mahallesi’ne provokasyon ve saldırılardan sonra da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Eyüp Şubesi’ne gece kimliği belirsiz kişiler tarafından ateş açılmıştır. Buna benzer bir başka yerde benzer olayların olmayacağının garantisi yoktur.
Özet olarak:
23 Temmuz 2016 tarihinde Alevi Bektaşi Federasyonumuzun kurum, kuruluş, bileşenlerimizle yaptığımız toplantıda oy birliğiyle alınan kararımızdır…//
Darbeler halka karşı işlenmiş suçlardır. Darbelerle mücadele bir demokrasi mücadelesidir. Buna inancımız tamdır. Zaten aklı başında her insan, demokratik kitle örgütleri, tüm emek, demokrasi ve barış güçlerinin kınadığı gibi kınamışız tasvip etmemişiz ve ısrarla kınamaya devam etmekteyiz.
Biz Aleviler olarak darbe düzenini aratmayacak bir OHAL ile AKP’nin kendi rejimini kalan yerden yeniden ve daha ileriye götürerek inşa girişimine karşı: Laik-Demokratik bir Türkiye Eşit Yurttaşlık, Özgür Yaşam ve Barış Mücadelesini sürdüreceğiz…
Hak’ın, Hukuk’un, Adalet’in yanında daima olacağız…
“Gerektiğin de kendimizi, kurumlarımızı korumaktan ve sahip çıkmaktan da asla vazgeçmeyeceğiz”
Çünkü bu bizim nefsi – meşru müdafaa hakkımızdır.
23.Temmuz 2016 Ankara
ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU
YÖNETİM KURULU ADINA
GENEL BAŞKAN
BAKİ DÜZGÜN
